Sıkça Sorulan Sorular
Genellikle küçük güçlerde monofaze girişli sürücü kullanarak trifaze motorlar güvenli bir şekilde çalıştırılabilir. Monofaze sürücülerin de standart olarak çıkışları trifazedir ve trifaze motor çalıştırmaya uygundur.
Bir de elimizdeki iki fazı (monofaze besleme olması durumunda), motor iki fazına bağlayıp, üçüncü faza kondansatör ile (90 derece faz farkı yaratmak için) bağlantı yapma durumu vardır. Bu bağlantı şeklinin adı literatürde Steinmetz bağlantısı olarak geçer. Ancak bu şekilde kullanım önerilmez çünkü motor performansından kaybeder. Eğer motor, etiketinde yazan tam güç değerinde çalıştırılmak istenirse motorun hasar görmesi beklenebilir.
Elektrik motorlarında ‘güç’ değeri motorun elektriksel giriş gücünü değil, miline verdiği mekanik gücü ifade eder. Örneğin 3kW’lık bir motor demek, milinde 3kW’lık mekanik güç üretebiliyor demektir. Ancak bu motorun bu gücü üretirken elektrik şebekesinden nasıl bir güç çekeceği motorun verimliliği ile alakalıdır. Belki 3.25 kW çekiyor olabilir, belki 3.5kW ya da belki de 4kW… Elbette aynı 3kW’ı üretirken şebekeden kıyasla daha az güç çeken motor daha verimlidir – bir başka deyişle kayıpları daha azdır – ve enerji tüketimi ve tasarrufu konusunda daha iyidir.
İlk alım maliyetleri kıyasla daha verimli olan motorların daha fazla olmasından dolayı ilk alım ve kullanırken tüketilen enerji birlikte düşünülerek hangi motoru seçmeye karar verme işi basit matematik problemidir. Kestirme bir yaklaşım ve bir genelleme yapmak gerekirse, genellikle endüstride kullanılan motorlar kıyasla yoğun çalışan sistemler olduğu için her zaman en verimli motor – ilk yatırım maliyeti biraz da yüksek olmasına rağmen – orta ve uzun vadede daha ekonomik bir seçimdir.
Temelde aşırı yüklenme ve bunun sonucu oluşan aşırı akım ve aşırı ısınma nedeniyle motorların arızalandığını, yandığına şahit oluyoruz. Bu noktada aşırı ısıya karşı motor koruması iki farklı konsept altında toplanabilir.
1. Direkt Koruma:
Motorlar için opsiyonlarımızda da olan PTC, Termostat gibi ekipmanlar, direkt olarak sargıların içerisine yerleştirilmiş olup motorun gerçek sargı sıcaklığını dış dünyaya bildirir ve uygulama mühendisi tarafından aşırı ısınma durumunda alınacak önlemler neticesinde motoru hasar görmeden önce durdurmaya yarar. Direkt sıcaklığa bağlı bir ölçüm ve gösterge olduğu için bunu direkt yöntem olarak adlandırabiliriz.
2. Dolaylı koruma
Sıklıkla tercih edilen başka bir yöntem de motor akımını izleyerek ‘uzun süredir bu akım çekiliyorsa motor aşırı ısınmıştır’ mantığına güvenerek motoru korumaktır. Bunun için çeşitli elektriksel şalt ekipmanları (termik röleler, motor koruma anahtarları vb.) mevcuttur.
Aynı amacı taşısalar da çalışma prensipleri farkından dolayı bu iki yöntem birbirinin birebir muadili sayılamaz.
Gövde ve/veya paket boyu itibariyle, aynı gücü IEC normlarının işaret ettiği gövdeden bir küçük boya sığdırılmış motorlardır. Zaman zaman motorun girmesi gereken yer sıkıntısı ya da basitçe maliyet unsurlarından dolayı tercih sebebi olmaktadır.
Şöyle özetlenebilir:
- Güç: kW cinsinden motorun gücünü gösterir. HP (beygir gücü) olarak gösterimler de mevcuttur.
- Devir: devir/dakika (ya da RPM) olarak motorun anma yükündeki anma hızının ifadesidir.
- Besleme voltajı ve frekansı: Anma besleme gerilimi (Volt) ve frekansının (Hz) değerleridir. Ayrıca trifaze motorlarda üçgen (Delta – D) ve yıldız (Star – Y) bağlantı yapılması durumunda verilmesi gereken voltaj değerleri de yazılıdır.
- Beslemeye göre motor türü: Asenkron motorlar çoklukla monofaze (tek fazlı) veya trifaze (üç fazlı) olarak üretilirler. Faz – nötr olarak beslenen motorlar monofaze, üç faz (R-S-T ya da L1-L2-L3) olarak beslenen motorlar da adından da anlaşıldığı üzere trifaze olarak adlandırılırlar.
- Anma akımı: Tam yükünde çalışırken motorun normal şartlar altında çekeceği akım (A) değeridir. Bu akım değerinin üzerinde yüklenmeler genellikle aşırı yüklenme olarak sınıflandırılır ve uzun süreli bu şekilde çalışan motorların hasar görmesi söz konusu olabilir.
- Deklarasyon ve sertifikalar: Avrupa makine direktiflerine uygun üretim olduğuna dair CE deklarasyonu, Amerika ve Kanada ülkelerine uyumluluk göstergesi olan UL, CSA, Rusya’ya uygunluğu ifade eden EAC gibi sertifikalar/damgalar olabilir.
- Motor yapı şekli: Genellikle motor kodundan anlaşılabildiği şekliyle B3 ayaklı; B14/B5 flanşlı ya da bunların birlikte olduğu bağlantı şekillerine uygun motorlar üretilmektedir.
- Çalışma rejimi: Genellikle motorlar S1 diye adlandırdığımız sürekli çalışmaya durumuna göre etiketindeki gücü ve performans değerleri verilir. Ancak kesikli (dur-kalk yapacak şekilde) ve çalışma sürecinin yanı sıra dinlenmesine de imkan tanınan yük tiplerinde, motorlar özel olarak bu çalışma rejimi için hesaplanıp etiketlerinde de bu şekilde bilgiler verilebilir. Örneğin ELK Motor çift hızlı vinç uygulaması motorları S3 çalışma rejimine göre tasarlanmıştır.
- Seri Numarası: Özellikle gelecekte bir motoru fabrikadan sorgulamak adına ve geriye dönük olarak takibini yapmak için faydalı bir kayıt bilgisidir.
- İzolasyon sınıfı: Standart olarak ELK Motorlar F sınıfı izolasyona sahiptir. Bunun anlamı, motor sargıları 155 dereceye kadar ısınmaya uygundur.
- Ağırlık: Motorun net ağırlığıdır. Bu ağırlık paketleme ağırlığını içermez.
- Verimlilik sınıfı: ELK Motor olarak; IE2, IE3 ve IE4 verimlilik sınıfına sahip motorlar üretmekteyiz.
- IP koruma sınıfı: ELK Motor olarak standardımız IP55 korumalı motorlardır.
- Rulman Tipleri: Rulmanların değişmesi gerektiğinde uygulanması gereken rulmanların kodları da etiket bilgileri arasında mevcuttur.
- Menşei: Ürünün üretildiği ülkeyi gösterir. ELK Motor, kendi imalatı haricinde fason imalat kullanmaz. %100 yerli ve milli ve kendi ArGe’si çalışmaları neticesinde yapılan tasarımına göre üretim yapmaktadır. ELK motor, devlet tarafından da onanmış ArGe merkezidir.
ELK motorun alüminyum gövde tüm motorlarının ayakları değiştirilebilir. Hatta motorun uzunlamasına ekseni etrafında 90 derecelerle konumlandırılmış alternatif yerlere bağlanarak, motorun simetrik gövde yapısından dolayı terminal kutusu 90’ar derecelerle döndürülebiliyor gibi düşünülebilir.
Aksi belirtilmediği sürece motorlarımızda standart olarak bilyeli rulmanlar kullanılmaktadır. Her rulman için aksiyel ve radyal olmak üzere iki dayanma kuvveti tanımlanmıştır.
Aksiyel kuvvet; motor milini içeri doğru bastıran ya da mili dışarı doğru çıkartmaya çalışan eksendeki kuvvettir.
Radyal kuvvet ise, motor milini yandan bastıran kuvvettir. Genellikle motor ile yük arasında aktarma organı olarak kayış-kasnak kullanılan uygulamalarda, kayışın hareketi aktarabilmek için sahip olması gereken gerginliği standart rulmanların taşıyabileceğinden daha fazla bir radyal yük üretiyorsa, motorun ön rulmanları istek üzerine NU tipi diye de adlandırılan silindirik ve güçlendirilmiş rulman sınıfından seçilebilir.
Bunun dışında özellikle büyük güçlü motorlarda rulmanları tekrar yağlama imkanı veren gresörlüklü yapılar da sağlanabilmektedir.
Motorlarımız 3 farklı teste tabi olmaktadır;
1. Statora sargılar yerleştikten sonra:
a.Surge testi
b.Direnç ölçümleri
c.İzolasyon ölçümleri
d.Kısmi deşarj ve yüksek gerilim testleri
2. Montaj esnasında:
a.Düşük voltaj ile kalkış testi
b.Anma geriliminde boşta çalışma testi
c.Ses seviyesi ölçümleri
3.Laboratuvarda tam yük altında performans ve ısınma testleri:
Bu testlerden 1. ve 2. Maddede bahsedilen testler fabrikamızdan çıkan her motora istisnasız olarak uygulanmakta olup, 3. sırada bahsedilen yük altında yapılan test ise rastgele örnekleme yöntemi ile yapılmaktadır. 3. sırada bahsedilen testin sonuçlanması motorun büyüklüğü ile de orantılı olmakla beraber yarım gün gibi bir süre alabilmektedir. Bunun sebebi, motorun sadece yük altında çalışması ve sadece bu esnada anlık olarak elektriksel ve mekanik performanslarının değil, uzun süre çalıştırıp trend olarak ve ısıl dengesine ulaştıktan sonra da performansının ve elektriksel değerlerinin ölçülmesinden dolayıdır.
Motorun hızını ve bazı çok özel uygulamalarda pozisyonunu ana kontrolcüye (genellikle bir sürücüye) bildiren geri-besleme ekipmanıdır. Çoklukla sürücü ile kullanılacak motorlarda, daha hassas ve sıfır hıza kadar motorun tam momentini almanın istendiği kapalı çevrim vektör kontrol gerektiren uygulamalarda talep edilir.
Büyük güçlü motorlarda ve sürücülü çalışma söz konusu olacaksa rulmanlar üzerinden ‘rulman akımı’ diye adlandırılan istenmeyen bir akım dolanabilir ve bu rulmanın ömrünü azaltır. Bu fenomenden kurtulmak için bir yöntem de motor rulmanını izole rulman olarak almaktır.
Atmosferik şartlar ve motorun çalışacağı bölgedeki hava koşulları itibariyle eğer havanın nemi yoğuşma ile suya dönüşüyor ise (çiy oluşması) bu durumda motorun içinde de özellikle sargıların üzerinde nem kaynaklı su birikmiş olabilir. Özellikle sürücü ile çalışan bir motor söz konusu ise sürücülerin çıkışları saniyede binlerce defa yüksek voltajı kıyarak motora verme prensibine göre çalıştığı için sürücülü sistemlerde bu durum daha da fazla problem yaratma potansiyeline sahiptir.
Motoru çalıştırmadan önce ısıtıcıları enerji vererek çalıştırmak ve motor ısındıktan sonra ve dolayısıyla su tekrar buhar olup havaya karıştıktan sonra motora ana beslemesini vermek ve çalıştırmak için bu ısıtıcılar kullanılır. İstek üzerine motor içine uygulanan bu ısıtıcıları birer mini elektrik sobasına benzetebiliriz.
IP kısaltması ingress protetion kelimesinin baş harflerinden gelir ve katı/sıvıya karşı içeri nüfus etmeye karşı koruma anlamındadır. IP kısaltmasından sonra iki rakam görürüz. Bunlardan onlar basamağında olan katıya karşı koruma ve birler basamağında olan ise sıvıya karşı koruma demektir.
ELK Motorlar standart olarak IP55 koruma sınıfında üretilmektedirler. İstek üzerine IP56, IP65 ve IP66 seviyeleri de mümkündür.
Bunların anlamları:
IP5x : Toza karşı kısmi koruma. Normal şartlar altında motorun içine toz girebilir ancak bunun işletme açısından sorun yaratması beklenmez.
IP6x : Toza karlı tam kapalı, toz geçirmez tasarım.
IPx4 : Her yönden gelen sprey, sıçrama suya karşı korunaklı.
IPx5 : Her yönden gelen düşük basınçlı suya karşı korunaklı. Örneğin musluktan akan su.
IPx6 : Her yönden gelen yüksek basınçlı suya karşı korunaklı.
Bir motor etiketindeki güçte çalışacak şekilde tasarlamışsa sahip olduğu servis faktörü 1.0 olur. Bu, motor anma gücünde %100 çalışabilir anlamına gelir. Bazı uygulamalar motorun nominal gücünü aşmasını gerektirebilir. Bu gibi durumlarda, motorun etiket değerinin %10 ile %25’i arasında hizmet faktörü ile motora ilave güç uygulanabilir. Yani Servis faktörü 1.15 olan 75 kW gücündeki bir motor tam yükte 86,25 (75x1.15=86,25) kW’a kadar yüklenebilir. Servis Faktörü, servis faktörünün sürekli olarak kullanılamayacağı, enerji dalgalanmaları, ani yüklenmeler yada ağır hizmet şartlarındaki uygulamalar gibi olağan dışı durumlarda geçici süre ile motorun dayanabileceği limittir. Bu kullanımın sürekli olması durumunda nominal güçte çalışmaya kıyasla motorun ömrünü azaltacaktır. Diğer tanım ve uygulama ise servis faktörü değerinin sürekli kullanılabileceği yönünde. Bu şu demek aslında 75 kW etiket değeri ve 1.2 servis faktörü olan bir motoru (75x1.2=90) sürekli ve tam yükte 90 kW olarak kullanabilmemiz. Yani 90 kW olarak üretilmiş bir motorun etiketine 75 kW yazılarak servis faktörünün direkt 1.2 olmasını sağlamak gibi.
ELK Motorları için servis faktörü aşağıda belirtilen değerler arasını rahatlıkla karşılar.
Standart IE4 Motorlar için servis faktörü:1.25
Standart IE3 Motorlar için servis faktörü:1.20
Standart IE2 Motorlar için servis faktörü:1.15
1. İşletme gerilimi ve frekansı (1 faz, 3 faz, 220V, 380V, 400V, 440V, 50 Hz, 60 Hz, D.C.),
2. Motor hızı,
3. İnşa tipi: Ayaklı B3, Flanşlı B5, Ayaklı Flanşlı B3 B5 gibi,
4. Eksenel yükün büyüklüğü,
5. Radyal yükün büyüklüğü,
6. Çalıştırılacağı ortamın sıcaklığı,
7. Çalıştırılacağı ortamın rakımı,
8. Koruma tipi: IP54, IP55 gibi,
9. Saatteki şalt sayısı: Start/h.,
10. İşletme tipi (Çalışma rejimi): S1, S3, S5 gibi,
11. Servis faktörü: 1.15, 1.20, 1.25 gibi,
12. Çalıştırılacağı ortamın rutubet derecesi: Isıtıcı ve kondense deliği istenip istenmediği,
13. Sistem güvenliği açısından termistör PTC termik gerekip gerekmeyeceği,
Uzun ömürlü, müşteri beklentilerini karşılayan, düşük maliyetli, rekabetçi makine üretmenin en önemli şartı; elektrik motorunun doğru seçilmesidir. Doğru elektrik motoru seçiminde en önemli etkenler ise işin ve makinenin çalışacağı ortamın özellikleridir. Her müşteriye veya benzer uygulamaya aynı tip motor vermek her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Sistemin neye ihtiyacı olduğunu optimum şekilde bulup ortaya koymaktır. Bu anlamda satış sonrası ve teknik destek hizmetleri büyük önem taşımaktadır.
Ortam sıcaklığı, ortamdaki nem oranı, ortamda parlayıcı ve patlayıcı gaz olup olmaması, makinenin toza, suya ve tropik koşullara maruz kalıp kalmayacağı ortamı belirleyen en önemli parametrelerdir.
Makinenin günde kaç saat çalışacağı aralıklı ya da sürekli çalışma durumu, hareketin hassasiyeti, enerji kaynağının özellikleri, sistemden beklenen verim, sistemin komutlara cevap verme süresi gibi özellikler de işin özelliklerini belirleyen parametrelerdir.
Bu özelliklere bağlı olarak elektrik motorunun yalıtım sınıfı, koruma sınıfı, türü, gücü ve devir sayısı belirlenmelidir. Aksi takdirde sistem ya çok pahalı ve verimsiz olur ya da kısa sürede arıza yaparak müşteri memnuniyetsizliğine sebep olur.
Rulman, iç ve dış iki bilezik ve arasında yuvarlanan bilye, makara gibi parçalardan oluşan, olabilecek en az sürtünmeyle dönme hareketi yapan motorun en önemli elemanlarından biridir. Rulmanın yapısında iç bilezik, dış bilezik, yuvarlanma elemanları ve kafes bulunur. Rulmanlar çok güçlü mekanik etkilere dayanabilecek şekilde üretilir.
Motordaki mekanik hareketin en az sürtünmeyle aktarılması gerekmektedir. Sürtünmenin artması, motorun verimini doğrudan etkiler. Bazı durumlar vardır ki rulman zarar görür ve bu durumdan motor olumsuz etkilenir. Rulmanda meydana gelebilecek bir arıza, motorun verimini düşürür. Motorun çalışmasını doğrudan etkileyen bir eleman olan rulmanların arızasının olup olmadığı doğru teşhis edilmelidir.
Her rulmanın bir ömrü vardır. Ancak yapılan bir araştırmaya göre elektrik motorlarındaki rulmanların sadece %34’ü kendi ömrünü tamamladığı ortaya çıkmıştır. Onun haricindeki kalanlar ise kendi ömrünü tamamlamadan bir arıza nedeniyle erkenden değiştirilmek zorunda kalmaktadır.
Rulmanlar uzun ömürlü, dayanıklı, yüksek güçlü olarak imal edilirler. Ancak rulmanlarda bakımsızlıktan, tedbir alınmamasından, kötü kullanımdan veya yanlış montaj gibi etkenlerden arıza oluşabilmektedir.Rulmanlar çeşitli nedenlerden dolayı mekaniksel olarak yorulurlar. Bunun belirtileri rulman yüzeyinden parçacıklar kopması şeklinde olabilir. Rulmandaki yuvarlanma elemanları yük taşıyan yüzeyle olan temasında kayma gerilimleri oluşur. Bu gerilmeler yüzeyin belli noktalarında çatlaklar meydana getirir. Bilye gibi yuvarlanma elemanları dönme hareketi esnasında bu çatlakların üzerinden geçtikte parçacıklar koparır. Burada önemli bir nokta da rulmanın dayanabileceği devir sayısı ve rulmanın çalışacağı işletme süresidir.
Rulmanın yorulma belirtisi, ortam şartlarına, yüke ve rulmanı oluşturan parçaların mekaniksel dayanımına bağlıdır.
Doğru güçte ve doğru yapıda seçilmiş bir elektrik motorunun yaklaşık ömrü 15 yıldır. Normal şartlar altında motorun bu süre kadar sorunsuz çalışması istenir. Ancak bazen dış etkenlerden, bazen yeterli koruma tedbirlerinin alınmamasından ve bazen de motordan kaynaklanan sorunlardan dolayı motor yanabilir.
Aklımıza ilk gelen ise motoru sardırmaktır. Ancak motor her sarılışında ömrü bir öncekine göre daha kısa ve çektiği akımlar daha yüksek olur.
Yanmış sargının yeniden sarılması; motor veriminde mutlaka bir düşüşe sebep olduğundan, ayrıca el sargı işçilik bedeli, malzeme bedeli ve zaman kaybı dikkate alındığında; 100 Gövde ve daha küçük motorların tamir edilmesi yerine yenisiyle değiştirilmesini önermekteyiz.
Ek olarak;
• Yanmış sargının çıkarılması sırasında sac paketi sıcaklığının 200 °C nin üzerine çıkarılmamasını önermekteyiz. Aksi takdirde sac elektriksel özelliklerini kaybeder ve geometrik olarak da şekil değiştirir.
• Sargısı yanan bir motorun rulmanları da hasar görmüş olacağından mutlaka rulmanlarının da değiştirilmesini önermekteyiz.
IEC 60034-1 standardın 13.5 maddesinde Electromagnetic compatibility (EMC) ile ilgili;
Cage induction machines do not need to be measured. (Sincap kafesli endüksiyon motorlarından gelen yayılma her zaman çok düşük olduğu için deneye ihtiyaç duyulmamıştır.)
Standardın da belirttiği üzere ürettiğimiz asenkron motorlar için elektromanyetik uyumluluk ile ilgili bir teste gerek yoktur.
Üç fazlıΔ/ bağlı asenkron motorların gerek duyulduğunda bir fazlı şebekelerde çalıştırılmak istenirse, her iki bağlantıda da bir faz gurubu bobinlere paralel bir kondansatör bağlanır. Kondansatör bir fazlı devrede kalkınmasını ve çalışmasını sağlar. Motor sargılarından geçen akımla (Ia), kondansatör üzerinden geçen akım (Ic) akımı arasında faz farkı olduğundan döndürme momenti oluşturur. Yani stator sargılarında tek fazla ve kondansatör yardımı ile geçen akımlar arasındaki faz farkı nedeniyle döner alan meydana getirir. Üç fazlı asenkron motorun bu usulde tek fazlı şebekede çalışmasında motor gücü üç fazlı beslemeye göre %40-%45 oranında düşer. Kalkış momentini yükseltmek için ikinci kondansatör yol alma süresince kullanılır. Kısa süre devrede kalacak elektrolitik kondansatörler tercih edilir.
Üç fazlı asenkron motorun tek fazlı devrede kondansatörlü bağlantı şeması ·
Yıldız bağlı asenkron motorun tek fazlı şebekede kondansatörlerle çalışması
Üçgen bağlı asenkron motorun tek fazlı şebekede kondansatörle çalışması
Neden yapılır?
Şebeke frekansımız olan 50Hz besleme frekansına göre etiketlenmiş ve gücü belirlenmiş bir trifaze asenkron elektrik motorunu, etiket gücünden √(3) yani yaklaşık 1.7 kat daha güçlü bir motor olarak kullanma imkanı sağlamak için, bir başka şekilde söylersek: Motoru 87Hz’e kadar çıkış torkunda düşme olmadan hızlandırabilmek için yapılır.
Trifaze asenkron elektrik motorlarında etiket hazırlama:
Motorların çok büyük bir kısmının etiketinde (şebeke frekansımız olduğu için…) 50Hz’e göre çalışma gücü, devir hızı, torku, verimi vb. bilgiler yazar. Ancak bu aslında motorun çalışabileceği sonsuz bir uzayda sadece tek bir noktadır. Bir motorun gerçekten de sayısız farklı frekans ve voltaj ile beslenmesine karşılık, sayısız etiketi olabilir! Biz sadece dünya standartları olan 50/60Hz besleme frekansına göre hazırlanmış etiketleri görmeye alışığız. Halbuki bir frekans konvertörü (sürücü, inverter, hız kontrol cihazı adlarıyla da anılır…) kullanıldığında belirli sınırlar dahilinde olmakla beraber gerçekten de bir motora pratik olarak sonsuz farklı çalışma noktasında bulunma imkanı verilmiş olur. Bir motorun etiketinde yazan Voltaj / Frekans oranı değiştirilmeden farklı bir frekans/voltaj ile besleme yapıldığında motorun çıkış torku değişmez. Örneğin 50Hz’de 400V isteyen bir motora 25Hz’de 200V verirsek, yada aynı motora 100Hz’de 800V verirsek çıkış torku değişmez – gibi… Bu durumda çıkış torku sabit kalırken, değişen besleme frekansı ile doğru orantılı bir şekilde motorun devir hızı değişir. Örneğin 25Hz ile besleniyorsa, 25/50 = 0.5 yani motor artık yarı devrinde döner. Bu motor 50Hz’de 1500 devirli bir motor ise, 25Hz’de artık 750 devirli bir motor olmuştur…
87Hz ‘Numarasına’ geçmeden önce standart çözüme bakış:
Bir motor, etiketinde yazan Besleme voltajı ve besleme frekansı oranı aynı tutulduğu sürece çıkış milindeki torku değişmez – demiştik…
Hız kontrol cihazları hakkında ön bilgi: Standart sürücüler, kendi besleme voltajının üzerinde bir gerilimi, çıkışına bağladığımız yani devrini kontrol ettiğimiz motora veremez. Örneğin 400V ile beslenen bir hız kontrol cihazı, dolayısıyla çıkışına en fazla 400V verebilmektedir. Hatta bir çok hız kontrol cihazının etiketine bakarsanız bu durumdan dolayı (eğer girişi 400V ise) çıkış voltajını 0 .. 400V olarak verir. 400V üzerinde voltaj veremez ancak altında herhangi bir voltaj verebilmektedir
Bu durumda, yukarıdaki kolay matematik olması açısından yarı ve iki katı olmak üzere bahsettiğimiz iki örneğe tekrar dönersek:
Motor etiketi: 50Hz 400V standart raftaki tipik bir motor için senaryolar:
- Senaryo 1 – Hız düşümü:
Bu motora 400V beslemeli bir sürücü, 25Hz 200V verebilir. Bu durumda motor yarı devrinde döner ve tork kaybına da uğramaz. Yükün dönmesini sağlayan temel fiziksel büyüklük (zaman zaman sanılanın aksine motorun gücü değil!) motorun çıkış torkudur. Düşük devirde tork düşümü olmadığı için pratik söylemek gerekirse yükün dönebileceği garanti denebilir. - Senaryo 2 – Hız artımı:
Yine bu motora 400V beslemeli bir sürücü ile 100Hz verebiliriz ancak(!) sürücünün giriş gerilimi 400V olduğu için sürücü de motora maalesef 800V veremeyecektir, ancak yapabildiğinin en iyisini yapacak ama sadece 400V verecektir. Kısaca özetlersek; motor (torku düşmesin diye) 100Hz’de 800V istemesine rağmen sürücümüz ancak 400V verebilmektedir. 100Hz çalışmada kendince düşük voltajla beslenmiş motorumuzda ise çıkış torku düşmek zorundadır. Tork düşümü olduğu için artık aynı yükün bu hızda dönüp dönmeyeceği garanti edilemez. Ancak bu çalışma noktası baştan düşünülerek ona göre bir seçim yapılmışsa sistem sağlıklı çalışmaya devam edebilir…
Dolayısıyla; çıkış torkundan kaybetmemek adına sürücüler ile motorun hızını azaltmakta bir problem yokken, nominal frekansın üzerine (50Hz’in üzerine) hızlandıkça motorun çıkış torku düşer!
Tork düşerse ne olur:
Motorun ucuna bağlı mekanik yükü döndürebilme kabiliyeti sanıldığının aksine motorun gücü değil, motorun torkudur. 50Hz’in üzerine çıktıkça motorun torku düşmektedir… Bir nokta gelir ki artık motorun düşen bu çıkış torku yükü çeviremeyecek kadar azalmıştır ve bu durumda motor teknik tabiri ile ‘devrilir’, sahada yaygın kullanımı ile söylersek ‘motor bayılır’ ve durur.
87Hz Numarası:
Bir standart motorun üzerinde üçgen ve yıldız bağlantı durumunda göre iki voltaj değeri yazar. Örneğin 50Hz, 230VD/400VY: Bu motor bize şunu demektedir: 50Hz bir besleme varsa ve besleme voltajı trifaze 230V ise beni üçgen bağlayınız, besleme voltajı 400V ise de beni yıldız bağlayınız…
Biz ise şunu yapabiliriz. 400V beslemeli (yani çıkışına 400V verebilen) bir frekans konvertörü kullanıp, bu motoru normal şartlarda yıldız bağlamamız gerekmesine rağmen(!), üçgen bağlayabiliriz. Tabi bunun yanı sıra, sürücümüzü de 50Hz 230V yada 87Hz 400V olarak parametrelemeliyiz. Bakınız; 400/230 oranını 50Hz ile çarparsanız 87Hz değerini bulursunuz. Bir başka deyişle, 50Hz’de 230V isteyen bir motor 87Hz’de 400V istemektedir. Bu ‘87Hz’ noktası buradan gelmektedir.
Bu şekilde 87Hz’de 400V isteyecek şekilde bağlanmış bir motorumuzu bu eğriye uygun olacak şekilde çalışacak şekilde programlamak kaydıyla 400V beslemeli bir frekans konvertörü ile beslersek, motor 87Hz’e kadar tork düşmeden hızlandırılabilir. Güç = Tork x devir hızı olduğu için de, 1.7 kat artan bir hız ancak aynı kalan bir tork değeri demek motorumuzu aslında gerçekten de 1.7 kat daha güçlü bir motormuş gibi kullanmak demektir.
Bu arada seçilen frekans konvertörünün de en az motor 50Hz’deki motor gücünün 1.7 katı kadar büyük seçilmesi gerektiğini unutmamak gereklidir. Ne de olsa enerji yoktan var, vardan yo edilemez prensibi vardır…
Genellikle 2.2kW’a kadar motorlar zaten fabrikalardan 230VD/400VY olarak çıkarlar. Bu motorlar doğası gereği 87Hz uygulamasına uygundur. Ancak daha büyük motorlarda (özel istek yoksa 400/690 olarak üretilen motorlarda) bu uygulamayı yapmak için motorları özel sargılı olarak ve 230/400 istemek gerekmektedir.
Bu bilgiler neticesinde kısaca özetlersek bir motorda 87Hz uygulaması yapmak için şu adımları takip etmek gerekmektedir.
- Motorun 230/400 sarımlı olması gereklidir.
o Motor üçgen yani 230V’a göre bağlanır
- 400V beslemeli sürücü kullanılır
o Sürücü motorun etiket gücünden en az 1.7 kat daha büyük seçilir. Daha teknik konuşmak gerekirse sürücü, bu motorun üçgen akımını karşılayacak kadar büyük olmalıdır.
o Sürücü, standart olarak (50Hz – 400V değil!) 87Hz - 400V eğrisine göre çalışacak şekilde programlanmalıdır. Bu adım unutulursa sürücü hatadan kurtulmaz, ısrar edilirse arıza oluşması kuvvetle muhtemeldir.
- Gelecekte olası bir değişim ihtimalince yeni bir sürücü ve/veya motor kullanımı olma durumunda sisteme müdahale edecek kişiye bu uygulamanın yapıldığının bilgisini verecek şekilde sistemde işaretleme, açıklama vb. uyarılar yapılması tavsiye edilir. Çünkü örneğin inverter ileride değişir ve bu konudan haberdar olmayan bir teknisyen tarafından standart parametreleri ile çalıştırılırsa yukarıda bahsedildiği gibi sistem hatadan kurtulmaz hatta arıza sebebi olabilir…
Doğru kullanıldığında oldukça avantajlı bir uygulama olan 87Hz konusunda daha fazla bilgi almak için bizlerle irtibata geçebilirsiniz.
ATEX Bölge 1 ve 2
ATEX Bölgeleri 1 ve 2, tehlikeli gaz veya buharların bulunduğu alanlardır. Örneğin kimyasallar, boyalar veya yakıtlarla çalışan bir üretim tesisi olabilir. Tehlikeli gazların üretim sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilmelerine rağmen üretim sürecinin kendisinde kullanılmayabileceğini unutmamak önemlidir. Yanıcı gazların bir ateşleme kaynağı ve oksijenle birleşmesi yanma ile sonuçlanacaktır.
ATEX Bölge 1: Yüksek patlayıcı gaz veya buhar riski. Günlük süreçlerin tehlikeli gazların ve buharların bulunduğu bir ortam oluşturması muhtemeldir.
ATEX Bölge 2: Orta derecede patlayıcı gaz veya buhar riski. Günlük süreçlerin yanıcı gazlar ve buharlar üretmesi muhtemel değildir, ancak bunlar kısa bir süre için oluşabilir.
ATEX Bölge 21 ve 22
ATEX Bölgeleri 21 ve 22, tehlikeli toz riski taşıyan alanları ifade eder. Bu durum bir dizi farklı endüstride yaygındır. Yanıcı tozlar bulutlar halinde veya havalandırma delikleri, aydınlatma ve destek kirişleri gibi görülmesi zor alanlarda toplanabilir. Bir ateşleme kaynağı ve oksijen ile birleştiğinde potansiyel olarak ölümcül bir patlama meydana gelebilir.
ATEX Bölge 21: Yüksek patlayıcı toz veya toz riski. Günlük işlemlerin tehlikeli tozun mevcut olduğu bir ortam yaratması muhtemeldir.
ATEX Bölge 22: Orta derecede patlayıcı toz veya toz riski. Günlük işlemlerin yanıcı toz üretmesi muhtemel değildir, ancak kısa bir süre için meydana gelebilir.
Asenkron motorlar stator sargılarına uygulanan alternatif akımı rotorda mekanik enerjiye çeviren makinelerdir. Bu motorlara, indükleme prensibine göre çalıştıkları için indüksiyon motorları da denilmektedir. Bu bağlamda tüm sanayide imalat yapmak için ve makinelerde elektrik enerjisini harekete çevirmek maksatlı en yaygın kullanılan ekipmanlardır.
Asenkron motorları senkron motorlardan ayıran en büyük özellik: Motorun içinde oluşan elektriksel alanın hızı (senkron hız) besleme frekansı ve motorun kutup sayısı itibariyle net ve sabit bir sayı olarak karşımıza çıkarken, asenkron motorlarda milin gerçek dönme hızı bu senkron hızdan küçüktür ve devir sayısı da yükün büyüklüğüne bağımlıdır. Yani, devir sayısı sabit değildir ve yüke bağlı olarak, motorun gücüne ve dizaynına göre farklılık göstermekle beraber, yaklaşık %2 mertebesine kadar değişim gösterir. Bu farka da literatürde ‘kayma’ denmektedir.
Gerek servis faktörü, gerek F/B ya da H/B marjlı izolasyon/ısınma sınıfı ve gerekse sürücü uygulamalarında zaman zaman istenen opsiyonel özelliklerin (örneğin termistör, cebri fan, encoder, izole rulman ve hatta bunların da ötesinde farklı voltaj/frekansa göre sarılmış özel sargılı motor vb.) verilebilmesi sayesinde sorunsuz çalışma garanti edilir.
Otomasyon ürünleri ile ilgili detaylı bilgi edinmek ve iletişime geçmek için;
- Yılmaz Sürücüler e-mail: [email protected]
İnternet sitemizden bayilerimiz ile irtibata geçebilirsiniz.
Ayrıca bizlerle direkt irtibata geçebilirsiniz.
Bunu ana başlıkları ile kısaca özetlemek gerekirse:
- Özgün tasarım ve üretim. %100 kendi mühendisliği ve tasarımını kullanır.
- Gelecekçi tasarım. Kurulduğu günden itibaren, hatta henüz dünyanın daha global bilinirliğe sahip firmalarından dahi önce motor tasarımını IE3 motorlara göre yapmıştır.
- Esnek kullanıma izin veren tasarım: Ayakların sök-tak yapılabiliyor ve böylece terminal kutusu 90’ar derecelerle dönebiliyor olması, motorun simetrik yapısı sayesine ön-arka değiştirilebiliyor olması, ayakların çelik sacdan mamul olup daha dayanıklı olması.
- Kompakt motorlarda da IE2 ve hatta IE3 verimlilik seviyelerinin yakalanması.
- Servis faktörünün yüksek olması. Bir başka deyişle, uygulamada oluşabilecek beklenmedik olumsuzluklara karşı (ortam sıcaklığının artması, yükün artması, çalışma rejiminin zorlaşması vb.) kıyasla daha fazla tolerans ve dayanıklılık sahibidir.
- Kalkış momentinin yüksek olması.
- Verimlilik değerinin yüksek olması. ELK Motorlarını, standartların minimum verimlilik değeri olarak belirlediği ve sınıflandırma için yeterli kabul edilen asgari verimlilik değerlerinden daha yüksek verimlilik değerlerine sahiptir.
-- Sürekli bakım istemezler. Uygun bir ortamda çalışan bir asenkron motor yaklaşık 10 yıl sonra rulman değişimine ihtiyaç duyar.
-- Yedek parçaya rahat ulaşılabilir.
-- Aynı güçteki başka bir tür motora göre daha ucuzdur.
-- Diğer motor türlerine göre daha sağlamdırlar.
-- Çalışma anında ark (kıvılcım) üretmezler.
-- Yük değişimlerinde devir sayısı çok değişmez.
-- Elektronik devreler yardımıyla (frekans dönüştürücüleri) devir sayısı kolayca ayarlanabilir.
-- Küçük güçlerden çok büyük güçlere kadar imal edilirler.
-- Bir ve üç fazlı olarak üretilebilir.
-- Senkron makinelerde olduğu gibi ikinci bir kaynağa (Doğru akım) ihtiyaç yoktur, direk şebekeden çalışırlar.
Bu sebeplerden dolayı Asenkron elektrik motorları, uygulamada en fazla kullanılan elektrik motorlarıdır. Asenkron Elektrik motorları IP54 IP55 IP56 ve IP66 gibi koruma sınıflarında ve B3 B5 B14 B34 B35 gibi yapı şekillerinde üretilmekte olup her tür montaj şeklinde çalışabilme avantajına sahiptirler.
• Kalkış anında nominal akımının 4-8 katı fazla akım çekerler.
• Devir sayısı değişikliği frekans değiştirilmesiyle mümkün olmaktadır.